• Energy Research
• TR close
• UZ close

The complete data set that was the basis of the article: Stratulat, C.; Ginghina, R.E.; Bratu, A.E.; Isleyen, A.; Tunc, M.; Hafner-Vuk, K.; Frey, A.M.; Kjeldsen, H.; Vogl, J. Development- and Validation-Improved Metrological Methods for the Determination of Inorganic Impurities and Ash Content from Biofuels. Energies 2023, 16, 5221. https://doi.org/10.3390/en16135221 This work is part of the 19ENG09 BIOFMET project. This project has received funding from the EMPIR programme co-financed by the Participating States and from the European Union's Horizon 2020 re-search and innovation programme.

Artificial bee colony (ABC) algorithm is an optimization algorithm based on a particular intelligent behaviour of honeybee swarms. This work compares the performance of ABC algorithm with that of differential evolution (DE), particle swarm optimization (PSO) and evolutionary algorithm (EA) for multi-dimensional numeric problems. The simulation results show that the performance of ABC algorithm is comparable to those of the mentioned algorithms and can be efficiently employed to solve engineering problems with high dimensionality.

Abstract This study investigates the macroeconomic effects of adverse oil price shocks on a small oil-exporting economy — the Azerbaijan economy. We estimate a recursive (near) VAR model by using monthly macroeconomic data from 2006 to 2018. The results indicate the Azerbaijan economy is adversely influenced by an oil price decline. Specifically, we find that a negative oil price shock deteriorates trade balance, causes a currency depreciation, increases inflation and falls economic activity. Furthermore, our findings imply that the oil price-led devaluation shapes the inflationary and recessionary consequences of this shock.

Mahalle; sosyal hayatın yerlilik vurgusu yapan, kültürel, ekonomik açıdan benzer insanları bir araya getiren yahut benzemeyenleri yakınlaştıran, aidiyet hissini mekânla özdeşleştiren dinamik unsurlarından biridir. Kenar mahalle de bu dinamiğin içinde ekonomik, kültürel, ahlaki açıdan ve dil bakımından çevrede kalan; merkezle oluşan uzak mesafeyi gösteren, gündelik hayatı ayrıntılarıyla yansıtan müesseselerindendir. Bu yönüyle kentleşme olgusunun somutlaştığı zamanlardan itibaren edebi eserlerin önemli mekânlarından ve sosyolojinin ilgilendiği alanlardan biri olmuştur. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Türk edebiyatında kent kimliğinin henüz yerleştiği dönemlerden itibaren kenar mahalleleri eserlerine yansıtan romancılardan biridir. Yazar, kenar mahallelerin ve buradaki insanların görünümlerini yazma anının gerçeklerine uygun bir bakışla dile getirirken kurguyu da bu gerçeklikten yola çıkarak şekillendirir. Yazarın kenar mahallelerde geçen romanlarında kurgu ve kurgudaki çatışma unsurları, buralarda yaşamakla doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla kenar mahalle, yazarın dünyasında yalnızca bir mekân unsuru olmanın ötesinde sınıf farklılığının, canlı ve renkli kent hayatının, yoksulluğun, alt kültür pratiklerinin görüldüğü gündelik hayat müessesesidir. Bu makalede üretken bir yazar olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kenar mahalleleri, buralardaki insanları ve hayatları yansıtma bağlamında temsil değeri olan 13 romanı incelenecektir. Kenar mahallelerin nasıl tasvir edildiği, buralarda yaşayan ve romanların kişi kadrosunu oluşturan insanların ele alınma biçimleri üzerinde durulacaktır. Yazarın romanlarında kenar mahalleleri ele almasının sebepleri üzerinde durulacaktır. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kenar mahalleleri ve insanlarını bir sınıf sorunsalı olarak değerlendirip değerlendirmediği de sorgulanacaktır. 

Abstract In this paper, Linear Regression and M5’Rules models within Data Mining Process and Artificial Neural Network (ANN) model for thermodynamic evaluation of ammonia–water absorption refrigeration systems was carried out. A new formulation based on ANN model is presented for the analysis of ammonia–water absorption refrigeration systems (AWRS) because the optimal result was obtained by using ANN Model. Thermodynamic analysis of the AWRS is very complex because of analytic functions used for calculating the properties of fluid couples and simulation programs. Therefore, it is extremely difficult to perform analysis of this system. COP and f are estimated depending on the temperatures of system component and concentration values. Using the weights obtained from the trained network a new formulation is presented for the calculation of the COP and f; the use of ANN is proliferating with high speed in simulation. The R2-values obtained when unknown data were used to the networks was 0.9996 and 0.9873 for the circulation ratio and COP respectively which is very satisfactory. The use of this new formulation, which can be employed with any programming language or spreadsheet program for the estimation of the circulation ratio and COP of AWRS, as described in this paper, may make the use of dedicated ANN software unnecessary.

Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014 ; Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2014 ; Dünya nüfusuna ve sanayileşmeye paralel olarak artan enerji ihtiyacının büyük bir kısmı fosil yakıtlardan karşılanmakta ve fosil enerji kaynaklarının rezervleri, artan ihtiyaç ile birlikte giderek azalmaktadır. Fosil enerji kaynaklarından biri olan kömür dünya enerji üretiminde önemli bir rol oynamaktadır. Kömür, kaynaklarının çok çeşitli ve büyük olmasının yanında, diğer yakıtlara oranla daha ucuz olması nedeniyle de uzun vadede önemli üstünlüklere sahiptir. Ülkemiz fosil yakıt rezervleri içerisinde kömür en büyük paya sahiptir ve ülkemizde kül, kükürt ve nem içeriği yüksek, ısıl değeri düşük olan linyitlerden, kaliteli linyitlere kadar çok çeşitli kömürler bulunmaktadır. Kömürlerin verimli yakılması, günümüz enerji teknolojisinin en önemli sorunlarından birini oluşturmaktadır. Yanma, kömürün temel yanıcı elemanları C, H, S ile havanın yakıcı elemanı O2 arasında, yüksek sıcaklıkta ısı ve emisyon oluşumlu, karmaşık bir oksitlenme sürecidir. Kömürün yanması temel olarak üç aşamada gerçekleşmektedir. Birinci aşamada kömürden yarıkok oluşumu ve uçucu madde çıkışı meydana gelirken, ikinci aşamada uçucu maddenin yanması ve üçüncü aşamada yarıkokun yanması olayları gerçekleşmektedir. Bu çalışmada kömür numunesinin farklı tane boyutları sabit sıcaklıkta ve farklı sürelerde yatay boru fırında tutulmasıyla, yanma süresinin sabit yataklı yakma sistemlerinde yanma davranımına etkisi incelenmiştir. Çalışmada yeni bulunan yüksek rezervli düşük kaliteli Adana Tufanbeyli linyit kömürü kullanılmıştır. İlk olarak 5 farklı tanecik boyutuna ayrılan kömür, daha sonra farklı sürelerde yatay boru fırında 900 ºC’de yakılmıştır. 0.5, 1, 2, 4, 8, 16 ve 32 dakika boyunca yakılan farklı tanecik boyutlu kömürlerin daha sonra kısa analizleri, elementel analizleri, ısıl değerleri ve termal analizleri incelenmiştir. ; In parallel with the increasing world population ...

Abstract In this work we aim to predict quality levels of incoming batches of a selected product type to a white goods manufacturer from a third party supplier. We apply a Markov Model that captures the quality level of the incoming batch in order to predict the quality status of the future arrivals. The ultimate aim is to generate reliable predictions for the future incoming batches, so that the manufacturing company could warn its supplier if the predictions indicate a significant deterioration in the quality. Applied methodology is compared to several benchmark approaches and its superior performance is shown using a benchmark dataset from the literature and the dataset provided by the manufacturing company. Proposed algorithm performs better compared to benchmarks in detecting the instances with quality level falling outside the tolerances in the validation data; and proves itself as a promising approach for the company.

Floods are among the most devastating disasters in terms of socio-economics and casualties. However, these natural disasters can be managed and their effects can be minimized by flood modeling performed before the occurrence of a flood. In this study, flood modeling was developed for the Göksu River Basin, Mersin, Türkiye. Flood hazard and risk maps were prepared by using GIS, HEC-RAS, and HEC-HMS. In hydraulic modeling, Manning’s n values were obtained from 2018 CORINE data, return period flow rates (Q25, Q50, Q100, Q500) were obtained from HEC-HMS, and the application was carried out on a 5 m resolution digital surface model. In the study area, the water depths could reach up to 10 m, and water speeds were approximately 0.7 m/s. Considering these values and the fact that the study area is an urban area, hazard maps were obtained according to the UK Department for Environment, Food and Rural Affairs (DEFRA) method. The results indicated that possible flood flow rates from Q25 to Q500, from 1191.7 m3/s to 1888.3 m3/s, were detected in the study area with HEC-HMS. Flooding also occurred under conditions of the Q25 flow rate (from 4288 km2 to 5767 km2), and the impacted areas were classified as extremely risky by the DEFRA method.

East Lisbon is being exposed to large-scale urban regeneration processes, where luxury residential projects and mixed-use spatial developments are already underway. Thus, it is a living laboratory for “smart”, “creative” and “green” projects, as well as related urban public space interventions. Braço de Prata is an urban space overlooked by developers, being surrounded by obsolete industrial buildings. Concerning the recent interest in international investments in brownfield regeneration and greenfield developments, it represents an attractive urban terrain as a post-industrial working-class neighbourhood, where “smart” and “green” suggest transforming space so that both new and old residents can live and work together and share public space regardless of analysis on their environmental recognitions. The aim of this paper is to present an empirical evaluation model that examines the possible impacts of environmental negligence through the reorganisation of the physical and social fabric. The analyses focus on dwellers’ moral understanding of their changing environment as site-specific domains to address the unique conditions that affect transiently defined presumptions about the collective needs. Taking an evaluative approach in the Braço de Prata case, this paper demonstrates the specific socio-ecological implications of urban inequality in post-industrial neighbourhoods that could be threatened by new decisions, both through urban planning approaches and instruments.